Wednesday, August 11, 2010

Why do Travel Agents Still Exist

That's also the case with travel agents. It seems like an eon ago, but I used to book all my travel through a nice Polish lady who ran a small agency with a few friends. Such shops are few and far between these days, killed off by the same internet forces as Blockbuster. The Polish lady and her friends long ago went on to different careers.

I travel a lot, both for fun and for business reasons. I flew a ton of places while working on Sex, Bombs and Burgers, and for its promotion - something I'll be continuing to do for the next year. I haven't used a travel agent in ages; I've found that booking online is easy and almost always cheaper.

A few friends and I decided we wanted to have a guys' weekend in Las Vegas this fall, so I set to pricing the trip out. For kicks, and because there's five of us involved, I thought I'd check with an agent at the Flight Centre to see whether he could come up with anything I couldn't. The result: not really. The prices he quoted were pretty much exactly the same as what I found, and in at least one case, they were higher. Still, I figured he'd done the work and booking with Flight Centre would mean a small savings in hassle for me, even though there was the downside of having to pay for our flights and hotel up front (if we'd booked independently, we wouldn't have had to pay for the hotel until we checked out of it).

South Korea

A few weeks ago, myself and some friends were rounding off the night in a Russian bar in the centre of the district. It was 9am and the place was packed. Overweight Koreans danced with scantily clad Russian whores. A group of Uzbekistani construction workers got drunk in a corner, watched suspiciously by the thuggish security, there to “keep the peace”. Suddenly the music stopped and the sound of broken glass filled the air. Some of the Uzbekistanis had got involved with a few Koreans. Things soon got nasty and as blood was being literally splattered about the place, four musclebound Korean mafiose ran in wielding chains and generally kicking the shit out of people. Predictably this “peacekeeping” measure didn’t calm things down and soon the only people not involved were ourselves and a gaggle of peroxide whores standing nervously in the corner. Eventually the fight ended, the music restarted and everybody went happily back to boozing and whoring.

While not an everyday occurrence, these fights are commonplace in Itaewon, just one of the reasons why many Koreans regard the area as a complete no-go. Most of the action is centered around ‘Hooker Hill’, which, predictably enough is not somewhere for that Sunday afternoon family stroll. No, Hooker Hill is the main red light district in Seoul catering for Westerners, mainly US servicemen. Walking up the hill once the sun goes down is a trying experience. Heavily made up Korean whores literally try and drag you into their ‘bars’. Shouting things like “You want play?”, “Me want talk to you…two minute…come on baby…” etc, etc. Some of the girls are undoubtedly attractive, although most are hideous. And while many Koreans would like to think that Hooker Hill is an aberration, an anomaly simply there to cater for frustrated US soldiers, in reality it is just the tip of a sleazy iceberg.

Tuesday, June 29, 2010

Yedigöller tatili

Kafa dinleme tatilinin en güzel yaşandığı yerlerin başında, hiç kuşkusuz Bolu, Yedigöller geliyor. Doğa severlerin yorgunluklarından sıyrılıp, doğayla başbaşa kalabilecekleri dinlendirici ortam, birçok güzelliği gözler önüne seriyor.Batı Karadeniz Bölgesi'nde, dere, ırmak ve vadiler arasında yer alan Yedigöller Milli Parkı, çeşit çeşit ağaç bezeli, ortasında yüzük taşı gibi göllerin yer aldığı bir yöremiz. Yeşilin her türünün görülebildiği ortamda, pırıl pırıl, oksijeni bol, soğuk sularda yaşayan alabalıklar, yaban hayatının parçası. Geyikler, karacalar, tilki, sincap, tavşan ve kuşlar da cabası.Yedigöller'e adını veren yedi göl, vadi boyunca yer kaymaları ve vadi önlerinin tıkanmasıyla ortaya çıkan çukurlardan meydana gelmiş. Karadeniz suyunun yardımıyla oluşan heyelan gölleri, Sazlıgöl, İncegöl, Nazlıgöl, Küçükgöl, Deringöl, Büyükgöl ve Seringöl isimleri ile anılıyorlar. Göller çevrelerinde oluşan bitki yapısı itibariyle her biri ayrı karakter taşıyor. 2900 hektarlık Yedigöller Milli Parkı içinde kayın, meşe, gürgen, kızılağaç, karaağaç, karaçam, dişbudak, sarıçam, köknar, ıhlamur gibi ağaçlar var.

Türkbükü tatili

Türkbükü'nde en çok göze batan tutku deniz üzerine kurulu ahşap teraslarda gün boyu denize girip güneşlenmek, gün batımı sonrası gece yeterince lacivertleşince bu teraslar üzerine kurulu restoranların şamdanlarla süslü masalarında loş ışıkta, Ege'nin lezzetlerini meltem rüzgarları altında hissetmek.Gençliklerini sürekli yaşamak isteyen Bodrum müdavimleri geç saatlere kadar süren akşam yemeklerine ilgi gösterirken şıklık yarışında yanıktenli bayanlar yemek kıyafetlerine pek bir özen gösteriyorlar. Beylerin kıyafet seçiminde ise belirgin bir marka savaşı, rekabeti olduğu gözleniyor. Her şeye rağmen denizden karaya esen serin rüzgarlar nedeniyle yazın bile uzun kollu giysilere gerek duyuluyor. Durgun deniz, ızgara balık bölgenin hakim kokusu. Türkbükü çevresinde yer alan balık üretme ve yaşatma havuzlarından alınan çiftlik balıklarının türlü çeşit soslarla lezzetlendirildiği Türkbükü restoranlarında, Beach Cluplar ve barlarda Türkbükü'ne gönül vermiş turistlerin yanı sıra son yıllarda sahne, ekran, podyumlarda ki ünlülerin de uğrak yeri olması nedeniyle farklı bir atmosfer yaşanıyor.Sahil barlarında hafif aperatiflerle gün boyu tatilin ve su sporlarının tadını çıkaranlar gün batımı sonrası genellikle tanışık yüzler arasında koyu sohbetler başlıyor. Yemek sonrası ilerleyen saatlerde dans ve daha fazla eğlence için Bodrum'a gidince ortalık sakinleşiyor.

Eceabat Tatili

Gelibolu yarımadasının Asya ile Avrupa’yı birleştiği bir başka noktası olan Eceabat’ta boğaz sahili burada son buluyor. 1915 Çanakkale Savaşının yaşandığı sahalar ve Osmanlı Dönemine ait eserler, ilçenin en önemli tarihi, kültürel varlıklarını teşkil ediyor.

Her daim hareketli olan Eceabat iskele çevresinden ayrılıp yarımadanın ucuna doğru biraz daha ilerleyerek, tüm görkemiyle denizden daha da güzel görünen Kilitbahir'e geliyoruz.

Kilitbahir : 1452 yılında Sultan Mehmet tarafından yaptırılan kaleye yukardan gelen gemiler geçit parası ödedikleri için, denizin kilidi anlamına gelen "Kilitbahir" adı verilmiş. 220 metre boyu ve 120 metre eni ile üçgeni andıran kale, dış kale duvarları, iç kale duvarları ve iç kale olarak üç bölümden oluşuyor. Bu noktadan itibaren yoğun yerleşim bitiyor ve yolun devamında Seyit Onbaşı Anıtı deniz kıyısında yer alıyor. Ziyaretçilerle hiç yalnızlık çekmeyen mevkide hediyelik eşya satan tezgâhlarda en çok anıtların biblolarından bulunuyor. Seyit Onbaşı anıtı karşısından merdivenlerden tepeye çıkanlar, boğaz girişinin enfes manzarasını seyredebiliyorlar. 2009 yılı itibariyle yenileme ve temizlik çalışmaları ile yeniden düzenleniyor. Yolun bundan sonrasında zaman zaman deniz seviyesi ile aynı yükseklikte ilerliyoruz.

Yeşilyurt tatili

Köyde ki esen rüzgar Kazdağı'ndan inip çam ormanları üzerinde geldiği için özellikle astım ve kalp hastaları için de şifa kaynağı oluşturuyor.Yerli turistler tarafından az bilinen ancak hem deniz hem dağ turizminin birlikte yaşandığı, temiz havanın bol olduğu Kazdağı eteklerinde uzanan Yeşilyurt Köyü. Eski ismi "Büyük Çetmi"olan bu köy, Oğuzhanlar'ın 18. kolu anlamına geliyormuş. Köye o yıllarda Türkmen anlamını taşıyan Çekmiler de denilmiş. Ne varki, köy Türkmen köyü olmadığı için on yıl önce ismi Yeşilyurt olarak değiştirilmiş. 90 haneli köyün bu günkü nüfusu 200... köy halkının çoğu Yörük... Ayrıca İstanbullular'ın restore edilmiş evleri ve 10 tane de İngiliz ve Almanlar'ın satın aldığı mülk var. Kazdağı eteklerinde sık bitki örtüsü içinde yamaca kurulu olan Yeşilyurt Köyü'nün, deniz kıyısına uzaklığı sadece 3 kilometre. Ayvacık ve Küçükkuyu gibi Çanakkale'ye bağlı olan bu köyün en büyük özelliği oksijen deposu olması. Alpler'den sonra yüzde 50-55 civarında ki oksijen oranında Dünya sıralamasında ikinci geliyor Yeşilyurt.

Çatalca tatili

Çatalca, İstanbul'un önemli nefes borularından biri. Kent koşuşturması, stres birikimi, betona yenik düşen dev anakent'in iç içe girmiş konutlarından bunalanların kaçış noktası, piknik bahçesi, doğa ve huzur sığınağı. Hafta sonunu iple çeken ailelerin, gençlerin mangal ve bahçe meraklıların vazgeçilmez yörelerinden biri olan Çatalca ve çevresi yakın bir gelecekte Güneyin pabucunu dama atacağa benziyor. Doğanın hayli bonkör davrandığı Karadeniz'in Batı sahilleri ziyaretçilere pastoral bir ziyafet çekiyor. İsteyen deniz kenarına koşuyor, isteyen dere kenarına veya orman içine yerleşiyor. Hafta sonu otellere yerleşenler, araçlarından indiği anda kendilerini farklı bir atmosfere teslim ederken, kampçılar çadırlarını kuruluyor, kimi günübirlik, kimi tatil boyunca dinlenmenin farkına varıyor. Yol üzerinde sağlı sollu dükkan ve tezgahlarda ilk dikkatinizi çeken piknik malzemeleri satan mangalcıların çokluğu oluyor. İlk kez geliyorsanız bu görüntü size dev bir piknik sahasına girmek üzere olduğunuz izlenimi uyandırıyor. İstanbul'a çok yakınsınız fakat farklı atmosfer, sanki çok uzaklarda bir başka yörede olduğunuz hissine kapılıyorsunuz.

Şile tatili

Her iki köprüyü kullanarak Avrupa yakasından Anadolu yakasına geçenlerle, zaten Anadolu yakasında oturup tüm aileyi aracına dolduranlar, otobüsler, motosikletliler tek sıra günün erken saatlerinden itibaren Şile'nin yolunu tutuyorlar. Güzergâh sonunda sadece Şile yok tabii. Kimi daha Şile'ye gelmeden keşfettiği koylara, Riva'ya kaçamaklar yaparken, birçoğu rotayı yolun devamında yer alan diğer nefes borularına çeviriyor. Kabakoz, Ağva ve diğerleri sıcaktan bunalan, stresten yorulan bedenlere doping kaynağı oluyor.

İstanbul'un incileri adalarda tatil

İstanbul'a, 2.5 km. uzaklıkta yer alan adalar yıllardır İstanbul'un en gözde tatil ve piknik merkezi olma özelliğini koruyor. Önem dereceleri farklı Prens Adaları, Kınalıada (Proti), Burgazada (Antigoni), Kaşıkadası(Pita), Heybeliada(Halki), Büyükada (Prinkipo), Sedef Adası (Anderovitos), Tavşan Adası (Neandros), Yassıada(Plati) ve Sivriada (Ohia) da oluşuyor. Günümüzde Büyükada, Heybeliada, Burgazadası, Kınalıada, Sedef Adası, yerleşime açık adalar. Yassıada İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi tarafından kullanılırken, Kaşıkadası özel mülk, Sivriada ve Tavşanadası boş duruyor.

Kilyos ta tatil yerleri

İki farklı atmosferde güneş, kum, deniz üçgenini sunan Kilyos, İstanbul'da oturanlar için Boğaza gitmek kadar yakın ve güzel, varılan hedef daha da güzel... İstanbul kent merkezi Taksim'e 35 km uzaklıkta, göz alabildiğince uzanan şifalı kumsala, temiz denize, temiz havaya 45 dakikalık bir yolculuk yapıyor, Kilyos'a ulaşıyoruz. Kent'e çok yakın, fakat çok farklı iki atmosfer yaşanan Karadeniz sahilinin incisi Kilyos İstanbul'da yaşayanların olduğu kadar dünyanın her yerinden gelen turistlere, huzur arayanlara, kendini güvende hissetmek, çılgınca eğlenmek, konser organizasyonlarını, çeşitli etkinlikleri takip etmek, kır lokantalarında piknik yapmak, isteyenlere ev sahipliği yapıyor. Hepsi bir yana, sahile vuran dalgalarla açığa yayılan deniz ve iyot kokusu, orman içi, göllere at gezileri yapma imkânı, yazlık villa alma hayalleri, balık, et, tavuk ızgara lezzetleri ve daha ne sürprizler barındıran Kilyos sahili, tüm randevu sahiplerinin buluştuğu yer sayılıyor. Amacınıza göre hareket ediyor günün veya akşamın istediğiniz saatinde Kilyos'da oluyorsunuz. Hafta sonu piknikçileri sabahın erken saatlerinde ailece yola düşüp plajın veya piknik alanlarının, kır lokantalarının en güzel yerinde yer kapmanın telaşı içindeler. Kilyos plajı gün boyu binlerce misafiri ağırlayacak kapasitesiyle herkese kucak açarken, engin kumsalın bir başka bölümünde yer alan beach clup akşam saatlerinde bile ziyaretçi akınına uğruyor. Kum kürüne müsait şifalı kumsala, vücudu kavurmayan, duş yapmaya bile gerek bırakmayan az tuzlu lacivert denize, gözlerin dinlenmesine neden olan ufuk hattına daha sonra tekrar dönmek üzere Kilyos'u gezmeye başlıyoruz.

Monday, January 11, 2010

Turkey Mini Tour Packages:

DAY 01 – Arrival to Istanbul
Upon arrival to Istanbul Ataturk Airport and clearing customs, you will be met by one of our staff at the exit gate of arrivals hall & transfer your hotel. On the way, a brief stop by the 1700-year-old ancient city walls will be a great photo opportunity. There will be time to relax & rest before meeting the guide in the evening for an orientation walk with your guide around Sultanahmet by night. Overnight in Istanbul.

DAY 02 – Bosphorous Cruise and Asia Sightseeing Tour
Breakfast at hotel, then meeting your guide at hotel lobby short drive down to Eminonu to visit Spice Bazaar with mystical smells of different aromas of variousspices. Shops selling fruits, vegetables, fish, flowers,etc. Then walk to the harbour to embark on the Bosphorus Ferry for a cruise on the Bosphorus. We believe a visit to Istanbul is never complete if you haven't joined the Bosphorus Cruise. During the cruise you will see the city from a different perspective, the old wooden villas, Rumeli Fortress, Ortakoy Mosque, both bridges linking Asia & Europe, (our banner is a glimps of what you will see) & much more. After lunch, continue on land to visit Camlica Hill for 360° panoramic views over the city & driving back to Europe over the Bosphorus Bridge we visit Dolmabahce Palace, with more than 340 rooms & 8 Turkish Baths the Imperial Residence of the last 6 Sultans, is sure to fascinate its visitors. At the end of the tour the guide will take you back to your hotel, evening at leisure. Overnight in Istanbul

DAY 03 – Splendors of Empire Sightseeing Tour
After breakfast meeting tour guide at hotel lobby for full day tour of Istanbul. We start with the Ancient Hippodrome where chariots races and other sporting events took place from the 2nd century A.D. onwards. Then continue to Sultanahmet Cami, also known as the Blue Mosque due to its superb interior decoration and the hand made Iznik tiles reflecting its blue colours from the 16th century. We then continue to the Museum of Hagia Sophia, the jewel in Turkey's Byzantine crown. Hagia Sophia dates back to 6th century; when it was built, its dome was the largest in the world. Now it is one of the world's finest examples of Byzantine architecture. We reach the Grand Bazaar (Kapalicarsi) after a short drive. Here you will be amazed with the variety of souvenirs such as rugs, leather, pottery, jewellery, spices you can find or just stroll around for the fun. We have lunch at a local restaurant serving Turkish Cuisine. Free afternoon at leisure. Overnight in Istanbul

DAY 04 – Flight to Izmir and Ephesus Ancient City Tour
Breakfast at hotel, check out and transfer to Istanbul Airport. Departure on the domestic flight to Izmir. On arrival to Izmir Airport and meet with your new guide depart on to the town of Selcuk to visit the Ancient City of Ephesus, one of the best preserved Greco-Roman Cities in the world. Depart for the House of Virgin Mary where she is said to have spent the last of her days. After lunch in a local restaurant, the tour also includes a visit to the remains of Artemis Temple and if time allows a visit to the old Greek Village of Sirince. At the end of the tour you will be transferred to Izmir Airport for the domestic flight to Istanbul. On your arrival to Istanbul Airport, you will be met at the airport for the transfer to your hotel in Istanbul. Evening at lesiure. Overnight in Istanbul.

DAY 05 – Transfer to Istanbul Airport
Breakfast, check-out and meeting your transfer staff for drive to Istanbul International Airport