Tuesday, June 29, 2010
Yedigöller tatili
Kafa dinleme tatilinin en güzel yaşandığı yerlerin başında, hiç kuşkusuz Bolu, Yedigöller geliyor. Doğa severlerin yorgunluklarından sıyrılıp, doğayla başbaşa kalabilecekleri dinlendirici ortam, birçok güzelliği gözler önüne seriyor.Batı Karadeniz Bölgesi'nde, dere, ırmak ve vadiler arasında yer alan Yedigöller Milli Parkı, çeşit çeşit ağaç bezeli, ortasında yüzük taşı gibi göllerin yer aldığı bir yöremiz. Yeşilin her türünün görülebildiği ortamda, pırıl pırıl, oksijeni bol, soğuk sularda yaşayan alabalıklar, yaban hayatının parçası. Geyikler, karacalar, tilki, sincap, tavşan ve kuşlar da cabası.Yedigöller'e adını veren yedi göl, vadi boyunca yer kaymaları ve vadi önlerinin tıkanmasıyla ortaya çıkan çukurlardan meydana gelmiş. Karadeniz suyunun yardımıyla oluşan heyelan gölleri, Sazlıgöl, İncegöl, Nazlıgöl, Küçükgöl, Deringöl, Büyükgöl ve Seringöl isimleri ile anılıyorlar. Göller çevrelerinde oluşan bitki yapısı itibariyle her biri ayrı karakter taşıyor. 2900 hektarlık Yedigöller Milli Parkı içinde kayın, meşe, gürgen, kızılağaç, karaağaç, karaçam, dişbudak, sarıçam, köknar, ıhlamur gibi ağaçlar var.
Türkbükü tatili
Türkbükü'nde en çok göze batan tutku deniz üzerine kurulu ahşap teraslarda gün boyu denize girip güneşlenmek, gün batımı sonrası gece yeterince lacivertleşince bu teraslar üzerine kurulu restoranların şamdanlarla süslü masalarında loş ışıkta, Ege'nin lezzetlerini meltem rüzgarları altında hissetmek.Gençliklerini sürekli yaşamak isteyen Bodrum müdavimleri geç saatlere kadar süren akşam yemeklerine ilgi gösterirken şıklık yarışında yanıktenli bayanlar yemek kıyafetlerine pek bir özen gösteriyorlar. Beylerin kıyafet seçiminde ise belirgin bir marka savaşı, rekabeti olduğu gözleniyor. Her şeye rağmen denizden karaya esen serin rüzgarlar nedeniyle yazın bile uzun kollu giysilere gerek duyuluyor. Durgun deniz, ızgara balık bölgenin hakim kokusu. Türkbükü çevresinde yer alan balık üretme ve yaşatma havuzlarından alınan çiftlik balıklarının türlü çeşit soslarla lezzetlendirildiği Türkbükü restoranlarında, Beach Cluplar ve barlarda Türkbükü'ne gönül vermiş turistlerin yanı sıra son yıllarda sahne, ekran, podyumlarda ki ünlülerin de uğrak yeri olması nedeniyle farklı bir atmosfer yaşanıyor.Sahil barlarında hafif aperatiflerle gün boyu tatilin ve su sporlarının tadını çıkaranlar gün batımı sonrası genellikle tanışık yüzler arasında koyu sohbetler başlıyor. Yemek sonrası ilerleyen saatlerde dans ve daha fazla eğlence için Bodrum'a gidince ortalık sakinleşiyor.
Eceabat Tatili
Gelibolu yarımadasının Asya ile Avrupa’yı birleştiği bir başka noktası olan Eceabat’ta boğaz sahili burada son buluyor. 1915 Çanakkale Savaşının yaşandığı sahalar ve Osmanlı Dönemine ait eserler, ilçenin en önemli tarihi, kültürel varlıklarını teşkil ediyor.
Her daim hareketli olan Eceabat iskele çevresinden ayrılıp yarımadanın ucuna doğru biraz daha ilerleyerek, tüm görkemiyle denizden daha da güzel görünen Kilitbahir'e geliyoruz.
Kilitbahir : 1452 yılında Sultan Mehmet tarafından yaptırılan kaleye yukardan gelen gemiler geçit parası ödedikleri için, denizin kilidi anlamına gelen "Kilitbahir" adı verilmiş. 220 metre boyu ve 120 metre eni ile üçgeni andıran kale, dış kale duvarları, iç kale duvarları ve iç kale olarak üç bölümden oluşuyor. Bu noktadan itibaren yoğun yerleşim bitiyor ve yolun devamında Seyit Onbaşı Anıtı deniz kıyısında yer alıyor. Ziyaretçilerle hiç yalnızlık çekmeyen mevkide hediyelik eşya satan tezgâhlarda en çok anıtların biblolarından bulunuyor. Seyit Onbaşı anıtı karşısından merdivenlerden tepeye çıkanlar, boğaz girişinin enfes manzarasını seyredebiliyorlar. 2009 yılı itibariyle yenileme ve temizlik çalışmaları ile yeniden düzenleniyor. Yolun bundan sonrasında zaman zaman deniz seviyesi ile aynı yükseklikte ilerliyoruz.
Her daim hareketli olan Eceabat iskele çevresinden ayrılıp yarımadanın ucuna doğru biraz daha ilerleyerek, tüm görkemiyle denizden daha da güzel görünen Kilitbahir'e geliyoruz.
Kilitbahir : 1452 yılında Sultan Mehmet tarafından yaptırılan kaleye yukardan gelen gemiler geçit parası ödedikleri için, denizin kilidi anlamına gelen "Kilitbahir" adı verilmiş. 220 metre boyu ve 120 metre eni ile üçgeni andıran kale, dış kale duvarları, iç kale duvarları ve iç kale olarak üç bölümden oluşuyor. Bu noktadan itibaren yoğun yerleşim bitiyor ve yolun devamında Seyit Onbaşı Anıtı deniz kıyısında yer alıyor. Ziyaretçilerle hiç yalnızlık çekmeyen mevkide hediyelik eşya satan tezgâhlarda en çok anıtların biblolarından bulunuyor. Seyit Onbaşı anıtı karşısından merdivenlerden tepeye çıkanlar, boğaz girişinin enfes manzarasını seyredebiliyorlar. 2009 yılı itibariyle yenileme ve temizlik çalışmaları ile yeniden düzenleniyor. Yolun bundan sonrasında zaman zaman deniz seviyesi ile aynı yükseklikte ilerliyoruz.
Yeşilyurt tatili
Köyde ki esen rüzgar Kazdağı'ndan inip çam ormanları üzerinde geldiği için özellikle astım ve kalp hastaları için de şifa kaynağı oluşturuyor.Yerli turistler tarafından az bilinen ancak hem deniz hem dağ turizminin birlikte yaşandığı, temiz havanın bol olduğu Kazdağı eteklerinde uzanan Yeşilyurt Köyü. Eski ismi "Büyük Çetmi"olan bu köy, Oğuzhanlar'ın 18. kolu anlamına geliyormuş. Köye o yıllarda Türkmen anlamını taşıyan Çekmiler de denilmiş. Ne varki, köy Türkmen köyü olmadığı için on yıl önce ismi Yeşilyurt olarak değiştirilmiş. 90 haneli köyün bu günkü nüfusu 200... köy halkının çoğu Yörük... Ayrıca İstanbullular'ın restore edilmiş evleri ve 10 tane de İngiliz ve Almanlar'ın satın aldığı mülk var. Kazdağı eteklerinde sık bitki örtüsü içinde yamaca kurulu olan Yeşilyurt Köyü'nün, deniz kıyısına uzaklığı sadece 3 kilometre. Ayvacık ve Küçükkuyu gibi Çanakkale'ye bağlı olan bu köyün en büyük özelliği oksijen deposu olması. Alpler'den sonra yüzde 50-55 civarında ki oksijen oranında Dünya sıralamasında ikinci geliyor Yeşilyurt.
Çatalca tatili
Çatalca, İstanbul'un önemli nefes borularından biri. Kent koşuşturması, stres birikimi, betona yenik düşen dev anakent'in iç içe girmiş konutlarından bunalanların kaçış noktası, piknik bahçesi, doğa ve huzur sığınağı. Hafta sonunu iple çeken ailelerin, gençlerin mangal ve bahçe meraklıların vazgeçilmez yörelerinden biri olan Çatalca ve çevresi yakın bir gelecekte Güneyin pabucunu dama atacağa benziyor. Doğanın hayli bonkör davrandığı Karadeniz'in Batı sahilleri ziyaretçilere pastoral bir ziyafet çekiyor. İsteyen deniz kenarına koşuyor, isteyen dere kenarına veya orman içine yerleşiyor. Hafta sonu otellere yerleşenler, araçlarından indiği anda kendilerini farklı bir atmosfere teslim ederken, kampçılar çadırlarını kuruluyor, kimi günübirlik, kimi tatil boyunca dinlenmenin farkına varıyor. Yol üzerinde sağlı sollu dükkan ve tezgahlarda ilk dikkatinizi çeken piknik malzemeleri satan mangalcıların çokluğu oluyor. İlk kez geliyorsanız bu görüntü size dev bir piknik sahasına girmek üzere olduğunuz izlenimi uyandırıyor. İstanbul'a çok yakınsınız fakat farklı atmosfer, sanki çok uzaklarda bir başka yörede olduğunuz hissine kapılıyorsunuz.
Şile tatili
Her iki köprüyü kullanarak Avrupa yakasından Anadolu yakasına geçenlerle, zaten Anadolu yakasında oturup tüm aileyi aracına dolduranlar, otobüsler, motosikletliler tek sıra günün erken saatlerinden itibaren Şile'nin yolunu tutuyorlar. Güzergâh sonunda sadece Şile yok tabii. Kimi daha Şile'ye gelmeden keşfettiği koylara, Riva'ya kaçamaklar yaparken, birçoğu rotayı yolun devamında yer alan diğer nefes borularına çeviriyor. Kabakoz, Ağva ve diğerleri sıcaktan bunalan, stresten yorulan bedenlere doping kaynağı oluyor.
İstanbul'un incileri adalarda tatil
İstanbul'a, 2.5 km. uzaklıkta yer alan adalar yıllardır İstanbul'un en gözde tatil ve piknik merkezi olma özelliğini koruyor. Önem dereceleri farklı Prens Adaları, Kınalıada (Proti), Burgazada (Antigoni), Kaşıkadası(Pita), Heybeliada(Halki), Büyükada (Prinkipo), Sedef Adası (Anderovitos), Tavşan Adası (Neandros), Yassıada(Plati) ve Sivriada (Ohia) da oluşuyor. Günümüzde Büyükada, Heybeliada, Burgazadası, Kınalıada, Sedef Adası, yerleşime açık adalar. Yassıada İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi tarafından kullanılırken, Kaşıkadası özel mülk, Sivriada ve Tavşanadası boş duruyor.
Kilyos ta tatil yerleri
İki farklı atmosferde güneş, kum, deniz üçgenini sunan Kilyos, İstanbul'da oturanlar için Boğaza gitmek kadar yakın ve güzel, varılan hedef daha da güzel... İstanbul kent merkezi Taksim'e 35 km uzaklıkta, göz alabildiğince uzanan şifalı kumsala, temiz denize, temiz havaya 45 dakikalık bir yolculuk yapıyor, Kilyos'a ulaşıyoruz. Kent'e çok yakın, fakat çok farklı iki atmosfer yaşanan Karadeniz sahilinin incisi Kilyos İstanbul'da yaşayanların olduğu kadar dünyanın her yerinden gelen turistlere, huzur arayanlara, kendini güvende hissetmek, çılgınca eğlenmek, konser organizasyonlarını, çeşitli etkinlikleri takip etmek, kır lokantalarında piknik yapmak, isteyenlere ev sahipliği yapıyor. Hepsi bir yana, sahile vuran dalgalarla açığa yayılan deniz ve iyot kokusu, orman içi, göllere at gezileri yapma imkânı, yazlık villa alma hayalleri, balık, et, tavuk ızgara lezzetleri ve daha ne sürprizler barındıran Kilyos sahili, tüm randevu sahiplerinin buluştuğu yer sayılıyor. Amacınıza göre hareket ediyor günün veya akşamın istediğiniz saatinde Kilyos'da oluyorsunuz. Hafta sonu piknikçileri sabahın erken saatlerinde ailece yola düşüp plajın veya piknik alanlarının, kır lokantalarının en güzel yerinde yer kapmanın telaşı içindeler. Kilyos plajı gün boyu binlerce misafiri ağırlayacak kapasitesiyle herkese kucak açarken, engin kumsalın bir başka bölümünde yer alan beach clup akşam saatlerinde bile ziyaretçi akınına uğruyor. Kum kürüne müsait şifalı kumsala, vücudu kavurmayan, duş yapmaya bile gerek bırakmayan az tuzlu lacivert denize, gözlerin dinlenmesine neden olan ufuk hattına daha sonra tekrar dönmek üzere Kilyos'u gezmeye başlıyoruz.
Subscribe to:
Posts (Atom)